Bilmekte ki yüreğim, yok yüzüm yüzüne. Ya ellerine?
Kırılsa sema yok çarem, şimdi de ve yine gittin ya yalnız benim için.
İşte gördün böyleymiş kalakalmak. oh olsunla olmuyor ki oh.
Üstü kül içi hep köz benimki değil artık yürek…
Derin bir parmak çatlağı, öpmemi bekler rüyamda, çatlağından.
Nerelere!!? dur bak, gölgen ardında yapışmış yere şimdi ışık vurdu üstüne.
Kaçıyorsun yine ışıklar eksik pencerende, Ya yılbaşı’nın sarı gülü yalnız mı evde?
Güneş vurdu bugün, açtım körfeze perdeleri, ufuk? Puslu içim sürek yağmur.
Boynum hep eğik nasıl eğilsin istediysen işte öyle. sağa ve öne…
Derin bir parmak çatlağı, öpmemi bekler rüyamda, çatlağından.
‘’Haberim olsun gittiğinde’’ mi demiştin? onu diyen de sen miydin?
Yokmu şimdi hakkım bilmeye ama gizli mi? biliyor muyum aslında?
Ve bu bilme seni bilmek gibi mi? bildiğimden öte öpmek gibi mi?
Bir ara bu gün kokun da geldi burnuma. Değil Nergis. Bal gibi dilinin kokusuydu.
Dudağın kuşatmıştı etrafımı yukarı ve yine hep te yukarı. Dokunuyordum.
Derin bir parmak çatlağı, öpmemi bekler rüyamda çatlağından.
ÖZDENER GÜLERYÜZ